Ticaret hayatı
Peygamber
efendimiz yirmili yaşlarına geldiğinde, olgun davranışlara sahip, kendini
yetiştirmiş biridir. Akıllı ve olgun yaratılışlı olduğu gibi, Mekke’nin
tüccarlarından olan amcalarının da yardımıyla ticareti öğrenmiştir.
O ticaret
sayesinde kendi hayatını kazanmış, kimseye muhtaç olmamıştı. Üstelik ticaret
hayatı sırasında sergilediği dürüstlüğüyle herkesin takdirini kazanmıştı.
Allâh Rasûlü
-sallâllâhu aleyhi ve sellem- nübüvvetten önce de mürüvvet itibâriyle kavminin
en üstünü ve güzel ahlaklısı, soy îtibâriyle en şereflisi, komşuluk hakkına en
ziyâde riâyet edeni, hilim ve sadâkatte en üstünü, emniyet ve güvenilirlikte en
önde geleni, insanlara kötülük ve eziyet etmekten en uzak duranı idi. Hiç
kimseyi kınayıp ayıpladığı, hiç kimseyle münâkaşa ettiği görülmemişti. Öyle ki
Cenâb-ı Hak bütün iyi haslet ve meziyetleri onda topladığı için kavmi kendisine
«el-Emîn» vasfını vermişti. (İbn-i Hişam, I, 191; İbn-i
Sa’d, I, 121)
Sâib bin
Ebi’s-Sâib r.a.şöyle anlatmaktadır; Allâh Rasûlü’nün yanına geldim. Ashâb-ı
kirâm beni medh etmeye ve hakkımda güzel şeyler söylemeye başladılar.
Rasûlullâh as:
−Ben onu
sizden daha iyi tanırım! buyurdu. Ben de:
−Doğru
söyledin, anam babam sana fedâ olsun. Sen benim ortağımdın, hem de ne iyi bir
ortak. Ne karşı koyardın ne de münâkaşa ederdin. dedim. (Ebû Dâvud, Edeb,
17/4836; İbn-i Mâce, Ticârât, 63)
Mekke halkı
ticaret imkanlarını iyice geliştirmiş, zenginliğe erişmişti. Ama bu durum
onları dini ciddiye almayan, turizm ve ticaret vesilesi gibi kullanan,
samimiyetsiz bir topluluk haline getirmişti. Paraları çoğaldıkça putların
sayısı da çoğalmıştı ve put satmak için uydurulan hurafelerin sayısı da.
Gerek başka
milletlerden öğrendikleri, gerek kendi geliştirdikleri faiz, ticaret hileleri
ve zorbalıklar, zayıflar için hayatı çekilmez hale getiriyordu. Peygamber
efendimiz toplumundaki fena davranışları hiçbir zaman benimsemediği halde,
hayata hep iyimserce, umutla tutunmuş, başarılı da olmuştur.
Peygamber
efendimizin Hz. Haticenin kervanlarının yöneticiliğine getirilişinden; onun
ticaret hayatında hem akıllı, ileri görüşlü, hem dürüst ve güvenilir olarak
güven kazandığını anlıyoruz. Hz. Hatice daha evlenmediği sırada dahi ona geniş
yetki tanımış, ailenin emektarı
Meysere’ye, “o ne emrederse yapın” diye tembihlemişti.
Ancak o
kendi hayatındaki başarılarıyla yetinen, toplumdaki adaletsizlikleri
umursamayan biri haline gelmemiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder